Büyüklerimiz yıllardır yeni evleneceklere şöyle tavsiyede bulunurlardı.
Nikâhta keramet var!
Yani...
''Kaygılanmaya gerek yok, nikâh birbirinize bağlar, muhabbet artırır'' anlamını bu yola adım atacaklara pompalamaya ve onları bir an önce evliliğe razı etmeye çalışırlardı.
Bu Atasözüne yürekten inananlara belki faydası olmuş olabilir.
Buna saygı duymaktan başka yapılacak bir şey yoktur.
Ancak...
Yaşanan hakikatler ülkemizde durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor ne yazık ki.
İstatistiklere baktığımızda Türk toplumunda evli çiftlerin %72 sinin mutsuz olduğu tespit edilmiş.
Kendi adıma bu tespite yürekten katılıyorum.
Arz edeyim...
Çevremde çocukluğumdan bu yaşıma kadar tanıdığım evlilerin çok azının mutlu beraberlikleri olduğunu gördüm.
Bizzat içinde yaşadığım ve hiç bir dahlimin olmadığı anne ve babamın 60 yıllık evlilik hayatlarında mütemadiyen mutsuz olduklarının yakinen şahidiyim.
Hatta kavgalı...
Çok şükür ki bu kavgalarda ölüm, yaralama hadiseleri olmadı.
Tabi bizlerde hasar bırakmadı değil.
Çevremizde de çocukluğumdan aklımda kalan mutlu evliliklerin sayısının çok az olduğunu hatırlıyorum.
Mutlu olduğunu düşündüklerimizinde temelinde; birbirlerine aşırı tahammül göstermelerinin yattığını düşünüyorum.
Tabi bununla beraber...
El alem ne der, günah, ayıp, Allah korkusu, geleneksel dayatmalar(kefen-gelinlik) gibi inanç ve düşüncelerin bu zorunlu beraberliklere katkısını göz ardı edemeyiz.
Bu mutsuz beraberliklerin sonlandırılması neredeyse imkânsızdı.
Boşanmak bir ar namus meselesiydi.
Yani...
Bana göre geçmişteki bu beraberliklerin kerameti nikâhtan değil sos yo kültürel sebeplerdendi diye düşünüyorum.
Tüm bunlardan yola çıkarak diyorum ki...
''Nikâhta keramet falan yok''
Aksine...
''Nikâhta alamet var''
Son 20 yılda boşanma oranlarındaki artış %89...
Bu rakam bize her şeyi açıklamaya yetiyor.
Artık...
Evliliklerin Atasözleriyle ayakta kalacağı safsatası ayan açık ortada gözüküyor.
En başta eskiden her şeye tahammül gösteren kadınlar ekonomik özgürlükler ininde verdiği özgüvenle beraber olduğu insanın en ufak olumsuzluğuna katlanmak istemiyorlar.
Zira...
Kapitalist dünyada, ego patlaması yaşayan insanlığın günümüzdeki sorunları katlanılacak gibi değil.
Ekonomi başta olmak üzere, gelir adaletsizliği, hukuksuzluk, eğitim, tarım, çevre, güvenlik sorunları canımızı yakıyor.
Böyle koşullarda yapılacak evliliklerin bir defa değil bin defa düşünülmesi daha akıllıca bir davranış olur.
Bu aklı gösteremeyenler kerameti değil alameti yaşarlar.
İşin en hazin tarafı ise ayrılıklardan sonraki kadın cinayetleri toplumun temelini sarsıyor.
Arzumuz odur ki...
Çareyi ve mucizeyi kâğıt üzerine atılan imzada aramak gafletinden sıyrılıp daha bilinçli ve çağın yeni icaplarına uygun hareket etmek yerinde olacaktır.
Kerameti aklımızda aramalıyız.
Aksi halde sonumuz alamet olur.
Saygılarımla...