Tarih ve geçmiş arasındaki değerlendirmede çoğu zaman yanılgıya düşeriz.
Tarih, geçmişin bilimsel olarak değerlendirilmesidir.
Geçmiş ise yaşanmış anıların hatırlanmasıdır.
Bilerek ya da bilmeyerek tarihine zulmeden eden bizim gibi bir millet yoktur herhalde.
İşine gelen, işine geldiği biçimde evirip çevirip tarihi bir güzel kullanıyor.
Ya bir güzel karalıyoruz.
Ya da bir güzel göklere çıkarıp üzerine toz kondurmuyoruz.
Şu zaman olmuş hala...
Tarihimizi tarihsel bilim gerçekliğiyle değerlendiremiyoruz.
Objektif bir bakışla akıl süzgecinden geçiremiyoruz.
Tarihe işimize nasıl geliyorsa öyle bakmaya ve orasından burasından eğip bükmeye çalışıyoruz.
Hele ki...
Geçmişte yapılan hatalar bugün ki eksiklerimizi kapatmaya yarıyorsa değmeyin keyfimize!
Ve ya geçmişte yapılan güzel şeyler; bugün işimize gelmiyorsa gözümüz görmez, kulağımız duymaz oluyor.
Tüm bunları bize siyaset yaptırıyor desem yeridir.
Hele hele siyasi hayatımızın son yetmiş yılı bu kötü alışkanlığı kazandırdı maalesef.
Hem de ne kötü!
Pek çok örnek verilebilir.
Varsayalım bugün kü yaşanan yoksulluğu eleştirdiğinizde hemen o kötü alışkanlık devreye giriyor.
''Efendim geçmişte daha ağır yoksulluk vardı. Ekmeği karneyle alırdık'' diyerek...
Dünyanın içinde bulunduğu koşulları ve ülkenin şartlarını bir türlü görmek istemiyoruz.
Ayrıca...
Aradan geçen zaman içinde dünyanın kat ettiği mesafeyi ve bilimsel gelişmeleri hiç düşünmeden...
Ya da...
Bugün ki geri kalmışlığı ve yoksulluğu çok normalmiş gibi görebilmeyi çok iyi becerebiliyoruz.
''Eskiden arabamı vardı ev mi vardı buzdolabı bile yoktu’ ‘gibi..
Ey mübarek adam!
Bir Karadeniz türküsünde ''Nenen çarık giyerdi'' sözünden yola çıkarak ne yapalım yani şimdi de çarık mı giyelim!
Ninemin çarık giydiği, bir zeytini en az üç sokuma katık ettiğimiz yıllarda dünyada tüm ülkeler savaş halinde değil miydi?
İnsanlar bir savaştan diğer bir savaşa koşmuyorlar mıydı?
Üretim yapacak erkek nesli hızla yok olmuyor muydu?
Bir bizde değil, tüm dünyada kıtlık vardı, ağır yoksulluk vardı...
Eeee...
Şimdi dünya öylemi bir bak bakalım etrafına!
Gelişmiş ülkelerin milli geliri 40-50 bin dolarlara çıkmış bizim ki halen on bin dolarlarda geziniyor kaç yıldır.
Ve bugün 40-50 bin dolarlık milli geliri olan bu ülkeler sadece 15 yılda bu gelişmeyi yakaladılar biliyor musun?
Bir başka hazin örnekte de...
Geçmişin güzellemelerini yapmakta sınır tanımıyoruz.
Gönlümüz sefa bulsun diye.
''Vay efendim biz geçmişte şöyle güçlü devlettik, sınırlarımız Viyana’ya kadar dayanmıştı''
Tamam ala...
Ama şu soruları da kendimize sormamız icap etmez mi?
Viyana’ya kadar dayanan sınırlarımızı ne kadarını koruyabildik?
O güçlü padişahlarımız bu topraklarda ilimde, irfanda, sanayide, refah düzeyinde insan haklarında, işçi ve kadın haklarında bize ne miras bıraktılar?
Bugün biz Türk toplumu olarak yurttaşlık manasında neden Avrupa insanlarının kültürünü yakalamıyoruz?
Bireysel hak ve özgürlüklerde onlardan neden çok geriyiz?
600 Yıl Osmanlının bu milleti 'padişahın kulları' olarak yönetmesinin bir payı var mıdır acaba?
Son yüzyılda kavuştuğumuz Cumhuriyetin kıymetini pek bilemedik mi yoksa?
Tüm bu değerlendirmeleri yaparken tarihteki yaşanmışlıklara kin ve nefretle yaklaşmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
Ancak...
Bugün 21.asırda insanlığın yurttaş olarak kazanımlarını görmemezlikten gelmemeliyiz.
Bu itibarla geçmişi ne abartalım, ne yerelim ne de lanetleyelim.
Bunun dışındaki yapılanların geçmişe en azından saygısızlık diye yorumlarım.
Ne acıdır ki...
Son yüzyılın dünyada kabul görmüş bir dünya lideri unvanına sahip ülkemizin bu toprakları kazanmasında Cumhuriyet rejiminin sağlanmasında büyük emeği olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüze dahi...
En hafif ifadeyle saygılı davranmakta zorlananların olması çok acı verici!
Sonuç olarak...
Tarihimizle olan kavgamıza bir son verelim.
Tarihimizi bugün ki siyasi entrikalara alet ederek tarihimize zulüm etmeyelim.
Tarihimiz objektif bir akılla ve namuslu bir zihniyetle değerlendirildiğinde bizim için hazine olabilir.
Yeter ki...
Tarihimizi bir maden arama titizliğinde iyi araştıralım ve öğrenelim.
Acısıyla tatlısıyla olduğu gibi kabul etme yürekliliğini gösterelim.
Bundan sonraki tarihimizin daha aydınlık olabilmesi için tarihin ışık olmasını sağlayalım.
Saygılarımla...