Nihayetinde bir işçi emeklisiyim.
Yıllarca alın terimle hayatımı sürdürdü.
Ebeden dededen de mal mülk kalmayınca...
Benden sonrakilere bırakacak öyle ahım şahım bir servetim yok.
Bir ev ve bir arabanın dışında...
Ancak...
Çok değerli gördüğüm bir mirasım olduğunu söyleyebilirim.
Bu miras on yılı aşkındır yazdığım yazılarım ve paylaşımlarımdır.
Değerli bir miras olarak gördüğüm yazı ve paylaşımlarım; gelecekte bugün içinde bulunduğum duygu ve düşüncelerimin gerçek bir belgesi olacaktır diye düşünüyorum.
Yazılarımda kendime dahi anlatmakta zorlandığım düşüncelerimi aktarma cesareti buldum.
Bir ömrün anatomisini yapmaya çalıştım zaman zaman.
Neredeyse çeyrek asırdır bizi yöneten bir iktidarın yaptıklarını, yapamadıklarını...
Getirdiklerini götürdüklerini...
Siyaseten neler yaşadıklarımızı veya yaşayamadıklarımızın on yılı aşkındır kritiğini yapmaya çalıştım.
Yanlış ve doğruların altını çizdim.
Oluşan fikir ve düşüncelerimi açığa vurdum.
Bazen haykırarak bazen sesimi kısarak.
Bu hususta kimse beni zorlamadı.
Kafama silahta dayamadılar.
Para da almadım bu iş için.
Üstelik...
Çok sevdiğim arkadaşımı dostumu, akrabamı kaybettim.
Zaman zaman korkmadım da değil...
Yine de bir vatandaş sorumluluğu maskesine sığınarak yazdım söyledim.
Atatürk ve silah arkadaşlarının emanet ettiği bu güzelim vatana sahip çıkmak adına...
Onlara bir minnet ifadesi olsun istedim.
Bu gidişata zerrei miktar faydam olursa diye...
Tüm bunlara anlam yükleyen şey ise ben öldükten sonra torunumun bu yazıları okuması olacaktır.
Eğer lütfedip okursa...
''Zavallı dedem kendince bir şeyler yapmaya çalışmış'' der belki.
Aman yanlış anlaşılmasın!
Büyük bir yazar, düşünür olduğum budalalığını hiç bir zaman taşımadım.
Ben sıradan bir vatandaş gailesi dışında düşünmedim kendimi.
Zira inanıyorum ki...
Demokrasinin bekçisi duyarlı bir vatandaşın ülkemiz için yeterli olduğunu düşünürüm.
Ne mutlu hakkıyla vatandaş sıfatını hak edebilene!
İşte...
Bu düşünceler içinde on yılı aşkındır ülkem, şehrim, mahallem ve insanla alakalı konuları yazdım.
Sağdan, soldan, ortadan, kenardan vicdanıma, ahlakıma ve aklıma tesir eden olaylarda görüşümü belirttim.
İyi sandığım şeyleri dünya görüşüme uysun ve ya uymasın yücelttim.
İyi bulmadığımı yerdim.
''Bana değmeyen yılan bin yaşasın'' diyenlerin...
Ağzından bir Allah kelamını esirgeyenlerin...
Sosyal medyada küçücük bir katkıyı gösteremeyenlerin çoğunlukta olduğu bu zamanda...
Bir vatandaş hassasiyetiyle birazcık bir şeyler yaptığımın gururunu taşıyorum.
Yıllar sonra şimdi yazdıklarımın torunuma kalan manevi bir mirasım olarak görülmesini umuyorum.
Bana yeter de artar bile!
Saygılarımla...
Tebrikler Şaban bey