Yanıyoruz, dört bir yanımızdan alevler yükseliyor. Ciğerlerimize kadar sirayet etti hem ısısı hem acısı. Kasıtlı mı yoksa kaza mı araştırılıyor elbette. Ama sebepten çok sonuca bakalım, ormanlarımızın korunması gerekli, ormanlarımızın korunması şart. Bu sadece devlet eliyle olacak bir şey de değil. Toplumun her ferdinin bu konuda duyarlı olması gerekiyor. Devletimiz korunması için gerekli tedbirleri almak ile mükellef. Ama yüz ölçüm bakımından çok büyük rakamlardan söz ediyoruz. Her ağaca bir bekçi verilemeyeceğine göre işin büyük kısmı insanlarımıza düşüyor. Öncelikle kazaların önüne geçilmesi için toplumun bilgilendirilmesi gerekiyor. Kasıtlı çıkarılıyorsa her bireyin uyanık olması, şüpheli gördüğü her insanı ve durumu gerekli mercilere bildirmesi gerekli. Toplum gerekli otokontrolü sergilemeye başladığında art niyetli şahıslarda bu işe o kadar kolay cüret edemez. Yananlar sadece oksijen depomuz olan ormanlar değil, değerlerimiz, kültürümüz, tarihimiz… Orman kültürdür, orman gelenektir, orman berekettir, orman gelecek nesillere bırakabileceğimiz en değerli miraslarımızdan biridir. Bunun için korunması gereken toplumsal ortak noktamızdır. Ama maalesef yiğitçe, yüreklice bu milletin karşısına geçemeyenler haince, kalleşçe, acımasızca ateşe veriyor bu değerleri. Dertleri ülkemize zarar vermek. Bunu yaparken, içindeki envai çeşit hayvanı, envai çeşit bitkileri düşünmeden ateşe veriyorlar ormanlarımızı. Bunun bir karşılığı elbette olacaktır devlet eliyle. Hele ki bu işte parmağı olanlar belirlendiği takdirde. Hukuk önünde en ağır cezaları almaları şart. Gerekirse kanunda dahi değişikliğe gidilmeli bu hainler için. Ormanlar konusunda çok dertliyiz elbette. Bir diğer konu ise havaların iyice ısınması ile birlikte göl, gölet, akarsu ve kanal gibi girilmesi yasak olan yerlere giren bilinçsiz insanlarımız maalesef. En son şehrimizde 3 gencecik kız hayatını kaybetti. Geçtiğimiz yıllarda da birçok örneğini yaşadık. Kayseri Valisi Şehmus Günaydın’da dikkat çekti bu konuya. Her yıl yaşanan bu ölümlerden hiç mi ders almıyoruz. Yasak ve tehlikeli bölgelerde lütfen ama lütfen suya girmeyelim. Sevdiklerimizi geride gözü yaşlı bırakmayalım. Evet, havalar ısındı ama serinlemenin yolu bu değil. Hele hele bu cesaret göstergesi hiç değil. “ben iyi yüzme biliyorum” sözleri sadece ağızda kalıyor. Yetkililerin yasak ve tehlikeli dediği bölgelerde ne kadar iyi yüzücü olduğunuzun hiçbir önemi yok. Sevdiklerinize acı hatıralar bırakmamak için lütfen bu günlerde bu konuya biraz daha dikkat!