Salgın ve pandemi konusunda artık herkes çok şey biliyor (!)
Bu nedenle bu konuda fazla yazmak istemesem de durum öyle bir hal aldı ki yazmadan da duramayacağım. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 11 Eylül’de yaptığı açıklamada, yoğunluğun en çok arttığı 10 ili sıraladı. Maalesef ama maalesef ilk sırada Kayseri var! Özellikle Vali Şehmus Günaydın’ın bu konuya ne kadar önem verdiğini ve tedbirleri uygulamakta kararlı olduğunu biliyoruz. Peki, o zaman niye bu kadar artıyor? İlk sırada yer alan Kayseri’yi bu olumsuz tablo da takip eden iller Elazığ, Karaman, Bolu, Malatya, Kırşehir, Yozgat, Kırıkkale, Tunceli ve Bartın takip ediyor. Veriler ise korkutucu boyutta. Tam bitti derken yeniden hortlayan salgının ilimizde bu kadar can sıkıcı boyuta ulaşmasındaki öncelikli etken elbette ki kişisellik. Kişisel olarak tedbirlerini almayan insanlar, potansiyel taşıyıcıya dönüşerek virüsü tüm şehirde mobil hale getirebiliyor. Diğer bir etken ise düğün, nişan gibi törenlerin yaz aylarında yapılması ve katılımcıların maalesef salgını bitti olarak görerek önlemleri hiçe sayması. İlimizde malum kışlık hazırlıklar da başladı. Bizim insanımızın olmazsa olmazı salça, menemenlik, turşu, konserve, erişte gibi kışlık yiyecekler bu aylarda hazırlanmaya başlanır. Ee bu hazırlıklarda malumunuz tek başına yapılmıyor. Eş-dost toplanmaları bu nedenle yine artış gösteriyor. Sadece Kayseri’de mi oluyor bu etkinlikler de Kayseri artışta birinci sırada diyecek olursanız elbette ki hayır. Her ilde benzeri kış hazırlıkları yaşanıyor. Ama bu durumun Kayseri’de biraz abartıldığına bizzat şahit olunca yazmadan geçemedim. Hele hele salça kaynatmak her aile için bir hal alıyor. O ateş başında illa ki o sohbetler kalabalık ortamlarda yapılacak. Pazar alış verişleri ise ayrı bir konu. Tüm bunları yaparken, pandeminin bitmediğini, hatta farklı varyantlar ile daha tehlikeli boyutlara geldiğini hatırlatacak aklıselim bir kişi çıkmaması durumunda işin vahameti artıyor işte. Tüm dünyada yeniden kısıtlamalar gündeme gelirken, sokaklarda insanların artık neredeyse maskeyi unuttuğunu görmek bizleri üzüyor. Bu konunun üzerine derinlemesine düşünmek, önlemleri daha katı şekilde uygulamak toplum sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Okulların da yeniden açıldığını düşündüğümüzde özellikle geleceğimizin teminatı çocuklarımızı bu riskten uzak tutmak için hepimize görev düşüyor. Artık hastalığın etkisinin küçük çocuklara kadar indiğini herkes biliyor. Biliyor ama kimse bu yönde adım atmıyor. Kendini düşünmediği için önlemlere riayet etmeyen insanların en azından çocuklarımızı düşünerek daha dikkatli olması gerekmez mi? Kış aylarının yaklaştığı bu günlerde yeniden kısıtlama günlerine dönmemek için, varyantların tehlikeleri ile baş başa kalmamak için bu tedbirlere uymak hepimizin boynunun borcu olsun.