Sakın aklınıza metafizik alemdeki görünmeyen güçler gelmesin!
Yazıya konu olan üç harfliler; fizik alemin yaşayan dinamiklerinden olan zamanımızın büyük bir bölümünü geçirmek durumunda kaldığımız...
Bir tüketici olarak, bir şekilde her gün uğramadan edemediğimiz zincir marketlerden bahsediyorum.
Bu üç harfliler zaman içinde eski bakkal dükkânlarının yerini almakla kalmayıp...
Neredeyse her sokak veya cadde başında görülebilen ve perakende gıda sektörünün bir numaralı ana dağıtıcısı durumuna gelmişlerdir.
Öyle ki, onlarsız yapamayacak hale gelmiş durumdayız.
Hayatımıza girmeleriyle beraber çocukluğumuzdaki alış veriş mantığı ve usulleri yerle yeksan olmuştur.
Gerçi üç harflilerden çok önce Kayseri’de Beğendik Marketler grubu, bu işin yolunu ilk onlar açmışlardır.
Medeni dünyada tüketicilerin insana yakışır alış veriş yönteminin Kayseri halkıyla tanıştırılması Beğendik'e nasip olmuştur.
Bir Kayserili olarak bu manada Beğendik'e sonsuz minnet duyuyor, teşekkürü bir borç biliyorum.
Şimdilerde ise gelinen noktada üç harflilerin egemen olduğu perakende sektöründe her şey güllük gülistanlık değil elbette.
Kendi aralarında tüketici aleyhine yaptıkları piyasa ahlakına uymayan anlaşmalar...
Marketler arası fiyat dengesizliği...
Ürünlerde ölçü ve tartılarda tüketiciyi aldatmaya yönelik uygulamalar...
Tarihi geçmiş ürünlerin piyasaya sürülmesi...
Gerçeğe uymayan aldatıcı kampanyalar...
Fason üretimler...
Bütün bunları bir tüketici olarak eleştiriyor ve bu uygulamaları kesinlikle kabul etmiyorum.
Tamam, bunları bir kenara yazdık!
Ancak...
Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim etmemiz gerekirse...
Bu marketler hayatımıza girmeden önce bir tüketici olarak hiç de hoş ve insani olmayan uygulamalara maruz kaldığımız günleri unutmayalım.
O eski günlerden bu günlere her alanda çok şeyler değişti.
Pazarlarda iki kilo sağlam domates için ne mücadeleler verdiğimizi daha dün gibi hatırlıyorum.
Tezgâh altında saklanan paket paket yağlar, sigaralar...
Keyfiyete mahsus fiyat anarşisi...
Yarım kilo kıyma için kemiklerin bile tartıldığı...
Temizlik ve hijyen standartlarının olmadığı...
Ürünlerin üzerinde bir türlü olmayan etiketler...
Alınan ürünlerin geri iadesinin fermana mahsus olduğu hatta hiç mümkün olmadığı...
Masum bir ekmeğin dahi kalitesinin istenilen düzeyde sağlanamadığı karanlık günlerden...
İnsana yakışır bir halde ürünleri ve fiyatları açıkça görüp, seçebildiğimiz seçtiklerimize özgürce karar verebildiğimiz...
Beğenmediğimiz ve kusurlu bulduğumuz ürünleri rahatça iade edebildiğimiz...
Karşılaştığımız sorunları tüketici haklarına iletebildiğimiz...
Daha aydınlık diyebileceğimiz bu günlere gelebildik.
Şimdilerde bir kesim bu üç harfli marketleri hayat pahalılığın ana sebebiymiş gibi ifade edebilir.
Vatandaşları bu marketlere karşı düşman ilan edebilir.
Bana göre...
Bu anlayışa asla ve kat'a katılmıyorum!
Ülkenin ekonomik darboğazının tek sorumlusu bu marketler asla olamaz.
Bu marketlerin yukarıda izah etmeye çalıştığımız gibi eksikleri kusurları olabilir.
Bu durum onların varlığının faydasız ve değersiz olduğu anlamına gelmez.
Her şey bir tarafa...
Bir tüketici olarak fiyatları kıyaslama imkanı bulabiliyorum bu üç harfliler sayesinde..
En azından varlıklarıyla tüketici için bir alternatif oluyorlar diye düşünüyorum.
Size başımdan geçen gerçek bir olayı anlattığımda düşüncelerime hak vereceksiniz diye umuyorum.
İstanbul’dan Kayseri’ye arabamla seyahat ederken yol üstü bir yakıt istasyonundaki marketten 0,5 lt lik su almak istedim.
0,5 lt lik bu suya kasada 15 TL fiyat istendiğini duyunca şok oldum.
5 ve 10 TL ye kadar olan fiyatları duymuştum ancak 15 TL beni aşırı sinirlendirmeye yetti.
Ve o kızgınlıkla 15 TL istenen 0.5 lt'lik suyu almadım.
Ve yolumuza devam ettik.
Bir süre yol aldıktan sonra yolun sağ tarafında A-101 levhasını görünce
nasıl sevindiğimi anlatamam.
Heyecan ve merakla markete daldım.
Üç harfli bu markette bu kez 1,5 lt suyun fiyatının 5.5 TL fiyatının olduğunu fark edince...
Sevincimden ''Yaşasın Üç Harfliler'' diye bağırdığımı hatırlıyorum.
Biraz önce 0.5 lt lik suya istenen 15 TL hesabından gidersek 1,5 lt lik suya 45 TL vermemiz gerekecekti.
Evet...
İtiraf ediyorum!
Bu olayda orta sınıf dar gelirli vatandaş olarak A-101 in varlığı beni ziyadesiyle memnun etmişti.
Şu bir gerçek ki...
Ülkemizdeki denetimsiz kapitalizm denen canavar alt ve orta sınıfların canına okumaya devam ediyor.
Adına lüks diyebileceğimiz halka tepeden yaklaşan bu denetimsiz ve güya 'serbest piyasa' denilen 'haksız piyasa' ortamında...
Günlük tüketim ihtiyaçlarında dahi acımasız fiyat anarşisini her yerde görmemiz mümkün.
Bir teneke yağ alırken dahi 200-300 TL gibi fiyat farkına şahit olabiliyoruz.
Hal böyle olunca...
Üç harfliler diye adlandırdığımız orta sınıfa hitap eden bu marketlerin tüketiciler için bir şans olduğuna inanıyorum.
Zira...
Halkın alım gücüne uymayan ve halkın seviyesine inmeyen büyük marketler zaman içerisinde Kayseri’yi terki diyar eylemek zorunda kalmışlardır.
Hülasa...
Bir tüketici olarak üç harfli marketlerin alış veriş piyasasında kalmalarını arzu ediyorum.
Daha iyi ve kaliteli hizmet sunabilmeleri adına bizde vatandaş olarak üzerimize düşenleri yapmalı ve gereken tepkilerde bulunmalıyız.
Üç harflilerin hep var olması dileğiyle...
SAYGILARIMLA...